Aydınlatma yüksekliğini yanlış konumlandırmayın

Sizin ya da misafirlerinizin başının avize ya da sarkıtlara çarpmasını istemezsiniz. Ancak bu kural sadece avizeleri değil bir çok aydınlatma ürününü etkiler, bunun için aşağıda verilen yükseklik bilgilerine dikkat edin.

  1. Tavanda bulunan avizenizin en alt kısmının zeminden yüksekliği 180-200 cm ve yukarısı olması tavsiye edilir.
  2. Yemek masalarının üzerinde bulunan avizelerle masa üzeri mesafenin 70 – 90 cm arasında olmasını öneriyoruz.
  3. Tezgahlar, mutfak adaları ve kahvaltı barları üzerindeki sarkıtların tezgah üzerinden 70 – 90 cm arasında olmasını tavsiye ederiz.
  4. Koridorlarda ve oturma odalarında kullandığınız duvar apliklerinizin yerden 165 – 170 cm yüksekliğe yerleştirmenizi öneririz.
  5. Yatak odalarında duvar lambaları, yatağın üst kısmından yaklaşık 50 cm yüksekte konumlandırıldığında en etkili durumdadır.
  6. Yatak başında kullandığınız abajurunun tabanını göz hizasına yakın olmasını öneririz.

Duvar renklerinin yarattığı etkiyi küçümsemeyin

Duvarlarınız koyu renklere sahipse, özellikle mat renklerdeyse ışığı çok emecektir. Odanızın çok karanlık gözükmesinin önüne geçmek için, daha yüksek lümen değerlerine sahip ve hatta daha beyaz ışıklar kullanmalısınız .

Açık renkler ise tam tersidir ve klinik bir görünüm yaratmamaya dikkat etmelisiniz. Sıcak renkli ampulleri seçip doğal ve yumuşak bir ortam elde edebilirsiniz.

Aydınlatmada kullanılan malzemeleri ve etkilerini göz ardı etmeyin

Aydınlatma söz konusu olduğunda aydınlatma ürününün yapıldığı malzemeler de önemlidir. Aydınlatma ürünleri çok çeşitli malzemelerden üretilebilirler ve hepsi farklı etkilere sahiptir. En popüler malzemelerden birkaçını ve sahip oldukları etkileri listeledik.

Cam ve Kristal

Cam, hem işlevsel hem de dekoratif bir malzeme olarak yüzyıllar boyunca en sevilen malzeme olmuştur. Bu nedenle, aydınlatma modasının tüm dönemlerine mükemmel şekilde uyması garanti edilen bir malzemedir. Işık geçirgenlikleri ile aydınlatmanın kesintisiz bir biçimde odayı doldurmasına izin verir. Kristal kullanımı, aydınlatmada lüks duygusunu oluşturur.

Metal

Sağlamlığı ve çok yönlülüğüyle tanınan başka bir klasik malzemedir. Güçlü ve dayanıklıdır ve tüm ortamları tamamlayacak geniş bir kaplama yelpazesine sahiptir. Bu malzemenin işlenmesi kolaydır, bu nedenle sıklıkla birçok farklı biçimde kullanılır. Nikel ve krom gibi havalı metaller, çağdaş iç mekanlar için gerçekten sofistike bir parlaklık sunarken, bronz veya gümüş gibi antika kaplamalar daha sıcak, daha samimi bir ışıltı sunar.

Kumaş

Kumaşlar tüm renk ve tarzlarda bulunabilir ve bu da onu ev aydınlatması için çok yönlü bir malzeme haline getirir. Tavan aydınlatmalarını yatak örtüleri, minderler ve masa örtüleriyle uyumlu hale getirmek oldukça kolaydır, bu nedenle evde sistematik bir görünüm için idealdir. Işığın kumaş boyunca yarattığı etki yumuşak bir şekilde yayılır ve ortamda dinlendirici bir etki meydana gelmesine yardımcı olurlar. Kumaş ürünlerin yatak odalarında kullanılması tavsiye edilir.

Akrilik

Akrilik ve polikarbonat malzemelerin aydınlatmada kullanımı oldukça yenidir. Hafif, kalıplanması kolay ve hassas bir malzeme olan akrilik, aydınlatma tasarımcılarının elinde çok kullanışlı bir aydınlatma etkisine dönüştü. Bu malzeme, entegre LED’ler için bir difüzör oluşturmak için tercih edilmektedir.

Farklı odaların kullanımlarına bağlı olarak farklı ışık seviyelerine ihtiyaç duyduğunu unutmayın.

Bu bariz bilinen bir durum ancak yine de aydınlatmanızı planlarken bunu hatırlamanızda fayda var. Parlak ışıkları banyo ve mutfak gibi ihtiyaç duyulan alanlarda kullanın ve evin geri kalanında daha rahatlatıcı ışıklar kullanmaya özen gösterin. Bir yatak odasının ışık ihtiyacı bir oturma odasından farklıdır. Farklı odalar için ışık ihtiyaçları için https://www.avonni.com/ic-mekanlarda-aydinlatma-duzeyi-lux-nasil-olmali/ makalemize göz atın.

Çok işlevli odalar için ışık seviyeleri hayati öneme sahiptir. Örneğin salonunuz farklı amaçlar için kullanılabilir ve amaca göre ışık ihtiyacı farklılık gösterir. Birden fazla aydınlatmanızın bulunması ya da avizelerinizin dimmer ile kullanılması ışık ihtiyacını ayarlamaya olanak sağlar.

Kelvin’i (renk sıcaklığını) göz ardı etmeyin

Korkmanıza gerek olmayan bir diğer aydınlatma endüstrisi jargonu da Kelvin’dir. Kelvin, tıpkı lümen gibi, bir ölçü biriminin adıdır. Bu sefer ampulün rengiyle ilgilidir. Kelvin, iyi bir aydınlatma için gerçekten dikkate almanız gereken bir faktördür; çünkü Kelvin, odanızın genel ambiyansı, işlevselliği ve ruh haliniz üzerindeki etkisi oldukça büyüktür.

Kelvin aralığı, yaklaşık 2700 Kelvin (kısaca K) ile yaklaşık 6500K arasında değişen ışık kaynağının renk tonunu tanımlar. Sayı ne kadar düşük olursa mum alevinin sıcak tonlarına o kadar yaklaşır ve ne kadar yüksek olursa o kadar soğuk, mavi-beyaz tonlar devreye girer. Odalarınızı vurgulamak için hangi tonu seçeceğiniz tamamen kişisel tercihinize bağlıdır, ancak genel olarak ofis, banyo, mutfak gibi çalıştığınız veya net görmeniz gereken odalarda daha soğuk tonları kullanırken, dinlenmeyi tercih ettiğimiz mekanlar için daha sıcak tonları kullanmalısınız.

Işığın sadece işlevsel olmadığını unutmayın

Odanızı aydınlatmak pratik nedenlerden dolayı bir gereklilik olsa da iç tasarımınıza dekoratif bir unsur da katar. İyi seçilmiş bir avize, bir odayı güzelleştirebilir, evinize stil ve kişilik katabilir. Elbette mekanı aydınlatmasını isteyeceksiniz ama aynı zamanda dekorla uyumlu bir şekilde bir arada olması da gerekiyor.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, aydınlatma iki mimari disiplinde yer alıyor gibi görünüyor; bir kesim yalnızca işlevselliğe bakarken, diğer kesim yaratıcı stili seviyor. Biçim ve işlev arasındaki denge, iyi aydınlatma tasarımını bir sanat biçimine dönüştüren şeydir.

Yaşlandıkça daha fazla ışığa ihtiyacınız olduğunu unutmayın;

Yaşlandıkça en büyük değişikliklerden biri görme yeteneğinizdir. Bu yavaş yavaş gerçekleşir ancak aynı görevleri gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğumuz ışık miktarı artmaktadır. Gözün yaşlanması, ne kadar ışığa ihtiyacınız olduğunu etkiler, gözbebeğinizin etrafındaki kasların zayıflaması, gözbebeğinin küçülmesi ve dolayısıyla daha fazla ortam ışığı gerektirmesidir. Altmış yaşında bir kişinin okumak için yirmili yaşlarda birinden 3 kat daha fazla ışığa ihtiyaç duyduğunu biliyor muydunuz?